Siz Yedi Güzel Adam hayranları için özel olarak hazırladığımız konumuz'da, dizimiz de geçen şiirleri burada paylaşabilirsiniz ve beraber güzel zaman geçirebilirsiniz. Yoğun istek üzerine yaptığımız bu yenilik de umarız ki güzel zaman geçirebilirsiniz. Yorum Yap, ile belirlediğimiz kurallar bu konu içinde de geçerli olup, suistimal etmeye çalışan arkadaşlara tek tek şiirleri inceleyip, okuyup, öyle onaylacağımızı da belirtmek istiyoruz. Hadi Yedi Güzel Adam fanları söz sizde burayı dilediğiniz gibi karalayıp, çizebilirsiniz. Şunu da üzgünüm ki belirtmek istiyorum, maalesef bir şiir bir kere paylaşılabilir bu durumda sitemizin kalitesi için önemli olduğunu da belirtmek istiyorum. Hatta işi ilerletip kendi kimliğinizle şiirinizi de yazabilir ve bir sürü Yedi Güzel Adam hayranlarına ulaştırabilirsiniz, bizde bunun üzerinden yorum yaparak değerlendirebiliriz. Hadi Yedi Güzel Adam Şairleri söz sizde ;) |
Labels: Yedi Güzel Adam Şiirleri
Bir sevda,bin keder
Bu gönlümün sevdadan çektiği yeter
Küçük küçücük bir söz gerek bana
Şu dağlanan sevdama
İMZA KARŞILIKSIZ SEVDALI
Bazen sadece sevmek gerek...
İnsan sorar kendine ,
Sevmek nedir diye,
Ulaşılmaz bir tanımın ufkunda gezinerekten,
O ufuktan bir kelime çıkarmak için belki,
Yetmez diye bir bakış atar gülerekten,
Bir kelime yetmez der kendine,
Bir şiir olmalı sevgiyi ölümsüzcesine tanımlayan,
Kalbe bu kadar yakın ve sessizce dokunan,
ŞAİRLER YAZAR ŞİİRLERİ
Şairler yazar şiirleri
Sevenleri temsilen
Yüreği yanmış anaları
Kahpece kurşunlamışları
Salya sümük ağlayan çocukları
Hakları gasp edilmişleri temsilen
Şairler yazar şiirleri
Çünkü onların yürekleri merhamet dağları
Biriktirdikleri, yer altında saklı cevherler gibi
Kitap arasında çiçek saklayan eller gibi
Sonsuza dek sakladılar hep çocuk günleri
Heceler dizerler rengârenk kelebekler gibi
Hayata demir atmış değil hiç biri
Çok bile gelir pamuk ipliği
Onlar ki gönül patikalarının gezginleri
Kâinatı verseniz değişmez sevdaya olan sadakatleri
Çünkü en iyi onlar anladı
İnsana dair her şeyi
İçlerinde çoğalır durur her gün yağmur ormanları
İşte tam bu sebepten
Şairler yazar şiirleri
On kapının dokuzunda yer yoktu onlara
Çile günlerini tamamlayıp her biri
Meydanlardaydılar cengâverler gibi
Nerede bir zulüm görseler
Nerede karşılıksız bir sevda
Nerede vurdumduymazlık varsa
Her biri belanın paratoneri
Öyle doluydular ki bin dert ile
Bin yıllık çınarlar gibi
Sarmaya gelmezdi bedenleri
Nerede bir firavun görseler Musa onlar idi
Telef edip bedenlerini
Uğunup durdular İsa gibi
Mazlumlara aşiyandı dilleri
Zalimlere musallat
Siperdi göğüsleri zulmün her türüne
Çığlıkları sessizdi ama
Paramparçaydı ciğerleri
Hiçbir zaman kahpe rengi yazmadı kalemleri
Havadan temiz sudan şeffaf idi sözleri
Riyayı sevmedi hiçbir zaman hiç biri
Onun içindir ki şairler yazdı tüm şiirleri
Ş.Önyurt
Sokaklar yalnız
Kalpler soğuk
Arkadaşlık yok ki bir şey olsun
Uzun soluklu dükkanların camının buharına yazı yazarken
Tek b ildiğim şey yalnızlık
Acı ve gerçek son
Hüzün belkide mutluluğu tek yolu
Ölüm..
Sessiz
hem sıcak hem de soğuk
tatlı ve acı son
gözümün yeşili sönünce anla
zamanı gelince söyle merhaba
buyur et soğuktur ölüm nefesi
aniden duyulur ezanın sesi
bedenim çölde ne aradığını bilmeyen bir yolcu gibiydi
kalbim ne işe yaradığını dahi bilmezdi
senin aşkın beni ben yaptı
bakışların bedenimi
şiirlerin kalbimi mest etti.
seni sevmek kaderime yazılmış bir şiir gibiydi
senden gelecek her gözyaşım da senden bir hediye bana.
Zaman beni zehirleyen kanser
Devası olmayan hastalık bu
Kaç kaçabilirsen Elinden
Sonu gelmeyen yol bu
Kaçar yelkovan kovalar akrep
Ben yelkovanım zaman Akrep
s.d
Babam
Gizli gözyaşlarımın, gizli kahramanı
Seninle birlikte yaşlandım hayata
senin saçma tutkularına kızardım ama
Yine de sen benim babamsın
Çılgınca esen rüzgarda, hiç batmayan güneşimsin
Dışarıdan belli etmesende sevgini
İçinden pir sevdin beni
Bu asi, hırçın, evladına
Verebilecek tek cevabın
Gizlice için yana yana gözyaşı dökmek
Senin için baba olmakla ölçülüyor
Hayatın acımasız ve ağır yükü
Bana bağırsan da
Yüreğimi okşuyor o sert sesin
Hep yanımda olmana rağmen
Seni çok özlüyorum babam
Ve hep yüreği buruk anılarla
Sni çok özliyecem
Ayşe nur S.
Bir yaz sabahı...
Sessiz ve aydınlık;
Güneşin,mavi battaniyenin beyaz deseninin arasındaki yüzü.
Çiçeklerin gökkuşağı gibi nadir renkleri.
Ne güzel değil mi?
Veya bir haziran günü;
Sakin...
Yazla birlikte şaha kalkan yeşil,
Esir almıştı tüm çevreyi.
Düşünmedi bile, kimi yerden rengini esirgemeyi.
Ne güzel değil mi?
Ve o günün gecesi...
İçine aldı dünyayı karanlığın kesesi,
Güneş elini çekti ayın üzerinden.
Ay olmaya başladı gecenin eseri.
Ne güzel değil mi?
Ve yine adım adım geceye...
Okundu akşam ezanı,
Dağıttı içimdeki tozu dumanı.
Dokundurdu dilime, huzurun tadını.
Ve çözdüm işte;
Dünya malına bağladığım halatı.
Güneş şimdi uzaklarda...
Yerini karanlığa bıraktı.
İçimdeki huzur;
Çayımın demiyle pekişe durur.
Kara yorgana serpilmiş 4-5 ak nokta,
Usul usul bana bakmakta.
Tenimde ince bir rüzgar,
Şu şairlik hevesi içimi yakar...
Sabır...
On bir ay sürdü.
İşte burda , Şehr-i Ramazan.
Kardeşliğin anahtarı!
Şu okunan ezan...
Camilerde yapılıyor şimdi mukabele,
Hayırlı Ramazanlar! Bil mukabele...
Yılda bir kere geçmiş bu fırsat ele,
Katılsana sen de ! Ramazanın seline...
Toplumsal varlıktır insanlar,
Ama neden yıkılmaz, aralarındaki soğuk duvarlar?..
HAYAT
HAYAT SEN NE GARİPSİN
FARKIN DA OLMADAN SEVERSİN, ALIŞIRSIN,
İŞTE BU RÜYALARIMDA Kİ ALIN YAZIM DERSİN
HİÇ FARKINA VARMADAN
SENİ ONA BAĞLAR,
SENİ ONUNLA ONU DA SENİNLE
BİR İNSAN GİBİ TEK VUCUT HALİNE GETİRİR
SONRA GÖZLERİNİ KAPATIRSIN
AÇTIĞIN DA GÖZLERİNİ
RÜYANIN EN TATLI YERİNDE UYANDIĞINI GÖRÜRSÜN
TATLI BİR GÜLÜMSEMEYLE İNŞALLAH DERSİN
OLSUN
ONU HAYALLER DE BİLE SEVMEK ÇOK GÜZEL…
Nöbet değişimi olmuş,
Sıradaki Ay;
Üniformasını giymiş,
Bugünki Dolunay...
Sahura saatler var;
Bu gece birlikteyiz Dolunay,
Beni de yanında say...
Zamane Ask
Ask anlamini
Hayat kadinlari ile içkiyle degistirmis.
Prens, Prensesini
Serseri bi çapkina kaptirmis.
En güzel sirrim
Sen benim sirrimdin.
Kimselere anlatamadigimdin.
Seni kalbimde saklardim,
kimselerin haberi olmazdi.
Gecenen suçu
Geceyi anlamaya calistim.
Saatlerca izledim onu.
Rüzgariyla. Belki yagmuruyla.
Neden bu kadar hüzünlü oldugunu
Bulmaya çalistim.
Ama buldugum tek sey;
Gecenin bi suçu yoktu aslinda.
Beklenen gelmeyince, bekleyen
bütün sucu gecede ararmis.
Ey Dünya!
Ey dünya fâni Dünya
Mazlumlara zalim Dünya
Ne istersin benden?
Zalimlerle gülen Dünya
VAPUR...
Boğazda bir vapur...
İnsanlar biner tabur tabur.
Tertemiz, görmemiş çamur;
Onlarcası boğazı doldurur.
Kimisi işi için,
Kimisi gezi için bindi.
Kimisi ise seyyar satıcı,
Ekmek parasıydı derdi.
Bir rüzgar esti arkadan,
Motor çalıştı, ağırdan ağırdan.
Vapur yol almaya başladı,
Kurtularak dalgalardan...
Anlatın!!!
Ey insanlar!
Anlatın, anlatın da bitsin şu merak.
Nedir bu kinin sebebi?
Neden hor görüyoruz her bedeni?
Ne kirletti böyle bizleri?
Yoksa ışık tutmadı mı bize,
Sevginin feneri...
Her can giyince kefeni,
Ortaya çıkar mı, bu kinin nedeni?..
Bilmiyorum henüz ne demeli
Anlar mi elbet birileri beni
Götür yüregim uzaklara bu derdi
Üzüntü ile kirilan bu kalbi
Mutluluguna dönmesi icin geri
Yedi güzel adama itafen
her birinizin yüregi piril piril
yansitiyorsunuz bunu etrafa isil isil
siz biliyorsunuz emanetin sahibini
kendi caninizi feda ederek asil
durmayin cikarin gövdenizdeki gizlenen nuru
Aşkından gözü dönmüşleri bile dize getirirdi
O , güzel gözlerin..
Heleki yuzunden hıc düşmeyen gülüşlerin...
Duyulmayan Ses:
Bombardıman altında yaşayan,
Tepkisi taş atmak olan,
Bir çocuğun sesi bu...
Silahlı hükmün sardığı şehrinde,
Çocuklarını koruduğu için vurulan
Bir babanın sesi bu...
Bir taşa yirmi yıl veren,
On iki yaşındakine hüküm giydiren bir adaletin sömürgesi olan,
Bir şehrin sesi bu...
İşte o ses:
FİLİSTİN!
Ama gün gelir devran döner,
Zalimin ışığı söner.
Top tüfek nişan alır zalime.
Artık onundur sıkıntı, keder...
ADINI SEN KOY
Issız bir şehrin dalı kırık bir ağacıyım sensiz
Bir zamansız buhranın içindeyim sen gittiğinden beri
Boynum bükük kabim kırık aşkın hala aynı yerinde
Kırık dökük bir söz sade ama çok şey anlatan bir bakış
Bir de o güzel mağrur gülüşün ey sevgili
Dünyalara bedel sensizlik sensiz öksüz bir çocuk gibi kalbim
Bir sevgi bir öpücük bazen de bir gülüşle anlatırsın herşeyi
Ey sevgili söyle gül nasıl dikensiz,züleyha nasıl yusufsuz olur ki
Sensiz sevinçler umutlar hayaler paramparça
Sensiz açmıyor çiçekler gülmüyor insana hayat
Ey sevgili adını sen koy sensizliğin kanadı kırık sevginin
Sana bakmak senden geçmek sensiz olmakmış meğer
Sana bakmak ateşlere gark olup yanmakmış meğer
Ey sevgili ey mağrur bakışlı adını sen koy
Karanlık bir gecedeyim yapayalnız arıyorum seni her yerde
Bir seyyah misali gönlünün şehrini arıyorum
Gönlünün sokağından geçmeye razıyım
Bir yüzüme bak bana bir gül yeter
Sensiz ruhum huzur bulmuyor gülmüyor yüzüm
Bari sen de güldür yüzümü onar kırık kanadımı
Beni senden mahrum etme
yorgun bir gecenin ardından yeni bir şafak attı yine, sanki yıllardır ağlamış bir çocuk göz yaşının yerine akan kan damlaları gibi, hüzünler karışır, sanki yıllardır yağmak için çabalamış bir küme bulut yığını, yağacağı meçhul ,hayat misali bir o yana bir bu yana savrulup duruyor, yine derdime dert katıyor... M.S.Ç
hayat bir damlada yok olacak kadar kısa, yağan yağmurda belki acısı, haykırışlar var yıpranışlar, bir tutam demet gül, kırmızılar içinde geçen bir ömür, ve mutluluk için harcanan yıllar.. M.S.Ç
düşünceler zorluyor beynimi. sanki kaçacak yer arar gibi.
suskun kendi derdiyle konuşan yalnız adam gibi.. M.S.Ç
zıt iki düşünce gibidir ölüm ve yaşamak,, aslında ikiside aynı anneden doğma,,,
aynı sokakta yaşama, hatta yanyana gezmek gibidir,
bir babanıın çocuklarının ellerinden tutması gibi işte o kadar birbirlerine yakındırlar... M.S.Ç Yedi Güzel Adamı izlerken ilhamla doluyor yüreğim kelimeler haykırmak için bir yol arıyor adeta
İnsanın halinden kim anlar
Anlayanlar yalandan anlar
Açıl yüreğim dalga dalga
Gözümden akan dalgalarla
Bicareyim yalan dünyada
Bu Günler Hava Korkutucu Bir Duman
Geçmeden Bir Düşünün Aman!
Can Kıymetlidir, Tabi Ki Tek Müslüman Sayılır Ya Bizim Türk
Diğer Müslümanlar Ölürken Nerde Bu Türk
Anne Ve Bacılarımız Bağırıyorlar Nerde Kardeşlerimiz
Tek Söylediğimiz Küfür Bunlada Kurtardık Ya Kendimizden Eminiz
Rahat Varken Ne Filistini, Irakı, Süriyesi, Mısırı
Birde Çıkarmayın Başımıza Bunları
Derlerken Duyar Gibiyim Ey Türk
Nerde Unuttun Bin Yıllık Geçmişini
Bütün Bir İnsanlık Yanıyor Dumanlar Gökte Şehit Kokuları Burnumuzda
Söndürecek Suyun Mu Yok Yoksa Gücün Mü
Hiç Değilse İbrahime Su Götüren Karınca Kadar Da Mı Yok Yürek
AHMED MUSTAFA
Sustum
Sustum
Kelimeler boğazima dugumlendi
Sustum
Birgun ansizin cikip gelişine sustum
Kollarini acip bana sımsıkı sarılısa sustum sana susamis bu yürek sana sevdalı sustu
Sustu dilim daglandi yüreğim.
Ahmet Azboy
Ey Sevgili !
Sen bilirsin ben nasıl yaşarım..
Göndermesen de bir selâm bir haber
unutulmadığımı ümit eder yaşarım..
Bildirmesen de sevdiğini sevilmeyi umar
yaşarım..
Almasan da beni yanına ben seni
Gönlümde taşır hep öyle yaşarım...
Hazret-i Mevlâna
''Bir cahilin yok olması bir saç telinin kopmasıdır, ama bir bilgenin ölmesi kel kalmaktır.''
ÖMÜR EVİ
Hatıralarım ilmek ilmek işlenmiş dimağıma,
Halı gibi dokunmuş ömrüm bu evde,
Duvarlar hayat buldukça fısıldıyor,
Usulca kulağıma anılarımı mırıldıyor
Çocukluğum, gençliğim, yaşlılığım,
Hepsi farklı bir köşeye oturmuş
Geçmişi süzüyorlar
Zaman tahtasına çentik oyuyorlar,
Her bir adımda başka bir fotoğraf
Şu kırık sap ayna
Siluetler canlanıyor usumda belirgin olmayan
Elmas kesim avize
Karanlığımı huzme huzme aydınlattı,
Kışımı, baharımı, yazımı
Zamanda kayıyorum,
Kendimi kaybediyorum,
Anıların taştığı şu odalarda.
Bir o odada, bir bu koltukta,
Bilemiyorum
Nerede, ne yapıyorum
Seçemiyorum
Gözümü kapayınca sanki her şey yeniden canlanıyor,
Hepsi düşümde yeniden raks,
Özlüyorum
Hüzünlerimi, dertlerimi dahi özlüyorum
Kaybettiğim geçmişime geri dönmek istiyorum.
F.Z.A.
ZULME KİRPİK EĞMEK
Gökten yağan bombalar,
Benzeridir gözden süzülen yaşlar,
Farkı şu ki;
Biri can yakar, diğeri yürek dağlar,
Bağı ise, biri diğeri yüzünden akar...
Aşk Omuzlarımda Bir Yük İken...
Savrulur aklım.
Ayrılık acısını gizlemeye çalışan beyaz mendilin ucunda.
Tek tabanca dolaşırken ayrılık diyarlarında,
Tüm namlular bana dönüktü , ağır ağır başımı kaldırdığımda.
Öyle bir andır ki,
Uçurumdan düşerken tutunduğum taş sırt çevirir bana.
Başımın içi harp mekanı.
Yenileceğini bile bile cenk eder kalbim.
Mehtap , savaşın şiddetini göstermek için kafidir.
Cihan emir almış : '' Şu divaneyi yok edin! '' diye.
Tek kurtuluş , aşk diye giyindiğim ateşten gömleği çıkarmak...